Kusurları Kabul Etme Sanatı
Ya kırık diye çöpe atacağımız vazonun hikayesi daha yeni başlıyorsa? Japon felsefesi “wabi-sabi” ve onun sanattaki yansıması “kintsugi”, kusurlara ve onarmaya yeni bir bakış açısı getiriyor.👀
Diyelim ki, çok güzel seramik bir vazon var ve elinden düşüp kırıldı. Ne yaparsın? Eğer tuz buz olmamışsa, Japonlar bu parçaları birleştirip tekrar kullanıyor. Hatta yeni parçanın, eskisinden daha değerli olduğuna inanıyor. Evet, Japon sanatı “kintsugi”den bahsediyoruz!
Kintsugi’nin kökleri yüzlerce yıl öncesine dayanıyor. 1300’lü yıllarda, dönemin hükümdarı Shogun’un en sevdiği çay kasesinin kırılmasıyla başlıyor. 16. yüzyılın sonları ve 17. yüzyılın başlarında ise tüm bölgeye yayılıyor. Kintsugi, kelime olarak altınla birleştirmek anlamına geliyor. Kırık nesneler, ağaç özsuyundan yapılan yapıştırıcıyla bir araya getiriliyor. Ardından çatlaklar altın tozuyla süsleniyor. Amaç hasarı gizlemek değil. Aksine hasarı vurgulamak. Peki neden?👀
Kusurlarda Güzellik Gizli
Kintsugi sanatı, bir Japon felsefesi olan “wabi-sabi” ile ayrılmaz bir bütün. Wabi-sabi, hayatın geçici, kusurlu ve basit güzelliklerle dolu olduğunu kabul eden bir görüş. Her şeyin geçici olduğunu ve aslında kusurlarda güzelliğin de gizli olduğunu anlatıyor.
Kintsugi işte bu felsefenin somut bir ifadesi. Bir vazonun parçalarını birleştirmek, sadece bir onarım işlemi değil, aynı zamanda bir dönüşüm. Altın tozuyla süslenmiş çatlaklar, bu yeni vazoyu benzersiz yapar. Aynı zamanda, onu geçmişin bir simgesi haline getirir. Her bir çatlak, üstesinden gelinen zorlukların ve yaşanan deneyimlerin hatırasıdır.
Tıpkı kırılan bir kalp gibi! Kalbin kırılırsa, onu çöpe atamazsın. Kalbini onardığındaysa, eskisinden daha güçlüsündür artık…
Tabii, bunun için zaman gerekiyor. Wabi-sabi felsefesine göre, kırık parçalarını birleştirdiğin yeni vazon mükemmel olmayabilir. Belki hayal ettiğin gibi de değildir. Ama eşsizdir. Zaman geçtikçe, onun kusurlarındaki güzellikleri görmeye başlarsın. Aynı yaşadığımız hayatlar gibi…
‘Wabi-sabi’ felsefesini daha detaylı incelemek istersen, Leonard Koren’in kitabı iyi bir seçim: "Wabi-Sabi: Sanatçılar, Tasarımcılar, Şairler ve Filozoflar İçin"
Bu Rotanın Tam Zamanı 🌸
Sakura mevsimi geldi çattı. Peki, İstanbul’da bir Japon Bahçesi olduğunu duymuş muydun? Bu Japon Bahçesi, 2003’te İstanbul ve Shimonoseki’nin kardeş şehir ilan edilmesinin 30. yıl dönümünde, Baltalimanı’nda kurulmuş. Oldukça küçük ama çok keyifli bir bahçe.
Daha güzeli bu bahçede sakuraları görmek mümkün! Her yıl değişkenlik gösterse de, Mart sonu - Nisan başı gibi açıyor. Sakuralar, açtıktan sonra, yalnızca 2 hafta hayatta kalıyor. Henüz kiraz çiçekleri solmadan, güzelliğini kaybetmeden dökülüveriyor. Bu yüzden Japonlar için hem umudun hem de geçiciliğin simgesi bu çiçekler…
Piri’deki Baltalimanı Japon Bahçesi sesli turu keşfedilmeyi bekliyor. Bahçeden başlayan tur, Boğaz’da bir yürüyüşle devam ediyor. Özellikle Japon kültürüne ilgi duyuyorsan kaçırma!🌸
Unutmadan…
Eğer bu bülteni alıyorsan; ya yakınlarda Piri’ye girmişsindir ya da bizzat bültene kayıt olmuşsundur. Eğer her hafta bu bültenleri almak istemiyorsan, sessizce ayrılabilirsin. Zamanını ve enerjini önemsiyoruz.☺️
İngilizce okumayı seviyorsan, bu yayının global kullanıcılarımız için hazırladığımız İngilizce versiyonu da hoşuna gidebilir. İçerikler bazı haftalar benzer, bazı haftalar ise tamamen farklı…👀 İpucu: Bu hafta yolculuk, Dune evreninden Portekiz’e.😉
Herkese keşif dolu bir hafta sonu dileriz. Haftaya görüşmek üzere! 👋🏼